4.2.2.
Sermaye Şirketleri
4.2.2.1.
Anonim Şirketler
Anonim şirket, bir ünvana sahip esas sermayesi belirli ve
paylara bölünmüş olan ve borçlarından ötürü yalnız mal varlığı ile sorumlu
bulunan şirkettir. (T.T.K.M.269)
T.T.K.45. Maddesine göre gerçek kişinin adı anonim şirket
unvanında bulunabilir. Bir anonim şirketin kurulabilmesi için gerçek veya tüzel
en az 5 ortağın bulunması gerekmektedir. En az 5 milyar TL sermaye ve ana
sermayenin de en az 25 milyon TL olan hisselere bölünmesi gerekmektedir.
Ortaklar pay karşılığı olarak para veya mal vermeyi taahhüt ederler.
Anonim şirketler ani ve tedrici olarak iki şeklide
kurulur. Ani kuruluşta şirket payları kurucular tarafından tamamen taahhüt
edilir. Tedrici kuruluşta ise sermaye payının en az yüzde 10’nu kurucular
tarafından taahhüt edilir geri kalan kısmı ise hisse senetleri halka satılarak
karşılanır.
Anonim şirketlerde ortakların şirketi topluca yönetmesi
mümkün değildir. Bu yüzden yönetim işi profesyonellere bırakılır.Anonim şirketler
pay sahiplerinden oluşan genel kurulun seçtiği ve en az üç kişiden oluşan
yönetim kurulu tarafından yönetilir. Yönetim kuruluna seçilen kişiler pay
sahibi olmalıdır. Eğer pay sahibi değilse ancak pay sahibi olduğunda görevine
başlayabilmektedir. Şirket genel müdürü yönetim kuruluna bağlı olarak yönetim
ve uygulama için atanmaktadır. Şirket genel müdürü ana sözleşme uyarınca, genel
kurulca veya yönetim kurulunca atanmaktadır. Şirket müdürü ve diğer müdürler
yürütme organı görevini üstlenmektedir. Bu kişiler yönetim kuruluna, hisse
sahiplerine ve alacaklılara karşı sorumludurlar.
Anonim şirketlerin denetimi denetçiler tarafından
yapılmaktadır. Denetim en az bir en fazla beş kişiden oluşmaktadır.
Anonim şirketler, çok sayıda insanın küçük tasarruflarının
toplanmasını ve büyük sermayeli şirketlerin kurulmasını sağlarlar. Fakat bu
daha çok sermaye piyasasının gelişmiş olduğu ülkelerde görülmektedir. Anonim
şirketler halka açık şirketler olduğu halde ülkemizde ve bir çok ülkede anonim
şirket olarak kurulan işletmeler genellikle aile veya şahıs işletmeleridir.
Anonim şirketlerin sağlamış olduğu çeşitli avantajları ve
sakıncaları bulunmaktadır. Anonim şirketlerin avantajları;
q Ortakların
sorumlulukları sermaye payları ile sınırlı bulunmaktadır.
q Şirket
yönetimi genellikle profesyonel yöneticilerle gerçekleştirilir.
q Şirketin
veya hisselerin satışı kolaydır ve şirket uzun süre yaşayabilir.
q Büyüme
olasılığı yüksektir.
q Büyük
olmanın sağlamış olduğu avantajlardan yararlanır.
Sakıncaları ise;
q Anonim
şirketlerin kuruluş süreci karmaşıktır.
q Kanun
hükümleri ve formaliteleri içinde hareket serbestliği sınırlıdır.
q Bazı
durumlarda kredi bulma konusunda sıkıntı çekebilir.
q Anonim
şirketlerin yönetimi küçük işletmelere göre daha zordur.
4.2.2.2.
Sermayesi Paylara Bölünmüş Komandit Şirket
Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket, sermayesi
paylara bölünen ve ortaklarından bir veya bir kaçı şirket alacaklılarına karşı
bir kollektif şirket, diğerleri bir anonim şirket ortağı gibi sorumlu olan
şirkettir.
Sınırsız sorumlu olan ortaklara komandite, şirkete
katıldıkları pay oranında sorumlu olan kişilerde komanditer ortak denir.
Komanditer ortaklar alacaklara karşı sorumlu değildir; sadece şirkete karşı
sorumludurlar.
Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketin kurulabilmesi
için en az beş ortak olması gerekmektedir ve en az birisinin komandite olması
zorunludur.
4.2.2.3.
Limited Şirket
“İki veya daha fazla gerçek veya tüzel kişi tarafından bir
ticaret unvanı altında kurulup, ortaklarının sorumluluğu, koymayı taahhüt
ettikleri sermaye ile sınırlı, esas sermayesi belirli olan şirkete limited
şirket denir”[1]
Limited şirketlerde ortakların sayısı ikiden az ve eliden
çok olamaz.(T.T.K.M.504) Ana sermayenin en az 500 milyon TL olması zorunludur.
Ortakların sorumluğu taahhüt ettikleri sermaye ile
sınırlıdır.
4.2.2.4.
Kooperatif
Tüzel kişiliğe sahip olmak üzere ortaklarının belirli
ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek ve geçimlerine ait ihtiyaçlarını
karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla
gerçek ve tüzel kişiler ile özel idareler, belediyeler, köyler dernekler
tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli teşekküllere kooperatif
denir. (Kooperatifler K.M.3)
5.
üretilen mal cinsine göre işletmeler
5.1.
dayanıklı mal üreten işletmeler
Bu ürünler tüketiciler tarafından uzun süre kullanılırlar.
Sıklıkla satın alınmazlar ve genellikle büyük harcama gerektiren ürünlerdir. Bu
ürünleri üreten işletmeler dayanıklı mal üreten işletmeler olarak
adlandırılırlar. Örneğin, beyaz eşya olarak tabir edilen buzdolabı, çamaşır
makinesi, veya otomobil, halı vb.
5.2.
Dayanıksız mal üreten işletmeler
Dayanıksız mallar tüketiciler tarafından sıklıkla ve ucuza
satın alınırlar ve hemen tüketilen malları üreten işletmelerdir. Örneğin,
yiyecek ve içecek maddeleri, temizlik ürünleri, vb.
5.3.
Tüketim malı üreten işletmeler
Tüketim malları, son el olarak tüketilen mallardır.
Tüketiciler bu malları kişisel yada ailesel gereksinimlerini karşılamak için
satın alırlar. Örneğin, kıyafetler, okul eşyaları, vb.
5.4.
Endüstri malı üreten işletmeler
İşletmeler tarafından üretilen fakat son el olarak
tüketiciler tarafından değil de bir başka mal üretmek üzere satın alınırsa bu
mallara endüstri malı adı verilir ve bunları üreten işletmelere de endüstri
malı üreten işletmeler adı verilir. Endüstri malları ara mal olarak da
isimlendirilirler. Ara mallar üreten işletmeler için mamul, bunları satın
alanlar için ise hammadde veya yarı mamuldür.
6.
Ekonomik Birleşmeler Açısından İşletmeler
Ekonomik birleşmeler açısından işletmelerin sınıflandırılmasında
kriter işletmelerin ekonomik olarak birleşmeleridir. Bu birleşmeler aşağıda
açıklanacağı şekilde olabilir.
Ekonomik birleşmeler süreli ve süreksiz olabilir. Bu
birleşmelerin ana amacı ekonomiktir. Bu birleşmelerde işletmeler hukuki ve ekonomik
bağımsızlıklarını koruyabildikleri gibi hukuki ve ekonomik bağımsızlıklarını
kaybedebilirler. Bu birleşmelere ülkenin yasaları da imkan verebilmelidir.
İşletmelerin aralarında anlaşma yapmalarını şu başlıklar
altında toplayabiliriz.
q Pazardaki
rekabeti ortadan kaldırmak. Liberal ekonomilerde temel kural rekabettir. Diğer
bir ifade ile serbest pazar piyasasında rekabet esastır. Rekabeti ortadan
kaldırmanın tek yolu işletmelerin kendi aralarında anlaşmalarıdır.
q “Ekonomik
birlik oluşturmanın bir başka nedeni, birleşmenin yarattığı sinerjidir.”[2]
Sinerji bir bütünün parçalarından elde edilen değer o parçaların ayrı ayrı
getireceği değerlerin toplamından fazla olmasıdır.
q Satış
ve tedarik fonksiyonlarının birlikte yerine getirilmesidir.
q Büyük
işlerin birleşerek yerine getirilmesi.
q Genellikle
maliyeti çok yüksek olan AR-GE faaliyetleri için birlikte hareket etmek.
q Vergi
kanunlarındaki bazı kolaylıklardan birlikte yararlanmak.
q İşletmelerin
ortak menfaatlerinin üçüncü şahıslara karşı birlikte korunması.
q İşletmelerin
birleşmesinde diğer bir etken ise maliyetleri aşağı çekebilmektir. Buda
işletmelerin birleşmeleri ile mümkündür.
Her çeşit birleşme ilgili işletmelerin piyasadaki
durumlarını değiştirmek ve güçlendirmek amacı ile yapılır. İşletmelerin
ekonomik açıdan veya diğer açılardan birleşmeleri çeşitli şekillerde olur.
6.1.
Centilmen Anlaşması Yapan İşletmeler
Rekabeti ortadan kaldırmak veya rekabeti kendi işletmeleri
yararına kullanmak için işletmelerin aralarında yaptıkları yazılı ve sözlü
anlaşmalara centilmenlik anlaşması denir. Bu anlaşmalar taraflara yaptırım
getirmez sadece centilmenliğe dayanır. Bu nedenle kolayca bozulabilir.
6.2.
Konsorsiyum
Konsorsiyum kelime olarak tek yönetim altında toplanma
demektir. İki veya daha çok işletmenin hukuksal ve ekonomik bağımsızlıklarını
ortadan kaldırmaksızın geçici olarak aralarında yapmış oldukları anlaşmalara
konsorsiyum denir. İşletmeler tek başlarına yapamayacakları büyük işleri
yapmak, riski dağıtmak için konsorsiyum yaparlar. Birlikte yaptıkları projenin
tamamlanmasıyla anlaşma kendiliğinden sona erer.
6.3.
Korner
Spekülatif amaçla taşınır malların depolanması ve ileride
satışa sunmak amacıyla yapılan anlaşmalardır. “Borsalarda taşınır malların
spekülasyonunu gerçekleştirmek ve sürdürmek amacıyla kurulurlar”[3]
Korner yapan işletmeler ilgili malın piyasadaki fiyatının
yükselmesine, hiç olmazsa düşmesi önlenir. Korner anlaşmaları genel olarak
fazla kar elde etmek veya karın azalmasını önlemek amacıyla yapılması yanında
piyasayı düzenlemek amacıyla da yapılabilir.
6.4.
Konsern
İki veya daha fazla işletmenin ekonomik ve teknik
yapılarını güçlendirmek amacıyla yapmış oldukları anlaşmalardır. İki veya daha
çok işletmenin mali ve teknik yönden daha güçlü olmak için bir araya
gelmeleridir.
Konsern üyesi işletmeler hukuki yönden bağımsızlıklarını
korumalarına karşın ekonomik bağımsızlıklarını kısmen veya tamamen kaybederler.
Konsernlerin kartel anlaşmalarının yasaklandığı ülkelerde geliştiği
görülmektedir.
6.5.
Kartel
Aynı iş kolundaki işletmelerin pazarı etkilemek rekabeti
ortadan kaldırmak veya azaltmak amacıyla bağımsız yasal ve ekonomik
varlıklarını korumak kaydıyla yapmış oldukları birleşmelerdir. Kartel
kurulmasının temel amacı işletmeler arası rekabeti ortadan kaldırmak kartele
dahil işletmelerin karlılığını arttırmaktır. Kartel kapsamına alınan işletmeler
ortak bir fiyat ve üretim politikasını kabul etmek zorundadırlar. Kartele
katılan işletmeler iç işlerinde bağımsız, dış ilişkilerinde bazı
sınırlandırmaları kabul etmişlerdir.
Kartellerin en önemli özellikleri şunlardır:
q Kartel
tek bir işletme olmayıp, aynı iş kolunda faaliyet gösteren işletmeler topluluğu
olup devamlılığı vardır.
q Aynı
iş kolunda çalışan işletmeler arasında rekabeti ortadan kaldırıp bir tekel
oluşturur.
6.5.1.
Kartel Çeşitleri
Uygulamada değişik kartel çeşitlerine rastlamak mümkündür.
Kartellerin en önemlileri aşağıdakilerdir.
6.5.1.1.
Miktar Kartelleri
Uygulamada kontenjan kartelleri olarakta tanımlanırlar.
Kartele dahil işletmelerin üretimini ve satışını miktar olarak sınırlayan
kartellerdir. Mal üretimini sınırlamak fiyatın yükselmesine veya en azından
sabit kalmasına yardımcı olur. Bu sayede karın artması sağlanmış olur. Örneğin
OPEC.
6.5.1.2.
Fiyat Kartelleri
Bu tür karteller ; kartele üye işletmelerin kendi aralarında
fiyat rekabetini önlemek amacıyla kurulurlar. Bu tür kartelin esasını ilgili
işletmelerin ürünlerini belirli bir fiyattan aşağı satmamak vaadinde
bulunmalarıdır.
6.5.1.3.
Satış Karteli
Uygulamada en fazla rastlanılan kartel tipidir. “En tipik
ve en katı kartel tipidir”[4]. Bu
anlaşma kapsamına giren işletmeler ürünlerini bağımsız olarak satamazlar.
Ürettikleri ürünleri kartelin kurduğu satış örgütü aracıyla yaparlar Bu tür
kartellere pazarlama kartelleri de denir. Bu tür karteller sadece üretim ile
ilgilenirler satış organizasyonuna gitmezler. Üretim miktarı kartel tarafından
üretim işletmelerine bildirilir. İşletmeler, bildirilen miktarda üretim
yaparlar. Satış işletmelerince sağlanan kar ilgili işletmelere dağıtılır. Bu
tür kartellerde fiyat saptamalarında en yüksek maliyetle çalışan işletmenin
fiyatları dikkate alınır.
Bu tür kartellerin esas amacı rekabeti önlemektir.
6.5.1.4.
Pazarlama Bölgesi Kartelleri
İşletmeler faaliyet gösterecekleri bölgeleri kendi
aralarında paylaşmak üzere anlaşırlar. Bu anlaşma gereği her işletme kendi
bölgesinde satış yapar.
6.5.1.5.
Satın Alma Kartelleri
Aynı hammaddeyi kullanan işletmeler arasında kurulur. Bu
tür kartellerin kuruluş nedeni aynı hammaddeyi veya yarı mamulü kullanan
işletmelerin mal alımlarında aralarında oluşabilecek rekabeti ortadan
kaldırmaktır. Ayrıca hammadde ve ana malları düşük fiyatla alınmasına yardımcı
olur.
6.5.2.
Kartellerin Yararları ve Sakıncaları
Kartellerin başarılı olmaları o sektördeki işletmelerin
yarısından fazlası ile anlaşma yapıldığında gerçekleşir. “Kartel üyelerinin
pazarda belli ölçüde monopol oluşturacak güce sahip olmalarına bağlıdır”[5]
6.5.2.1.
Kartellerin Yararları
q Üretim
maliyetlerini düşürürler. Karteli oluşturan işletmelerin kendi aralarında bilgi
alışverişi sonucu rasyonelleşme söz konusu olur, standartlaşma nedeniylede
maliyetler aşağı çekilir. Ayrıca AR-GE giderleri ile patent giderleri de
azalır.
q Tekel
oluştuğu için rekabet oluşmaz bu da reklam ve satış giderlerinin yok denecek
kadar az olmasını sağlar.
q Bilgi
toplamaları ve bilginin iyi kullanılması sonucu ekonomik riskler azalır.
6.5.2.2.
Kartellerin Sakıncaları
q Fiyat
arz ve talebe göre değil, kartellerin kararları sonucu oluşur. Genellikle
fiyatları yüksek olarak belirler.
q Malın
kalitesinde etkili olurlar.
q Kalitesiz
malları yüksek fiyata satabilirler.
q Müşterilerine
baskı yapabilirler.
q Kullanacakları
hammadde ve yarı mamulleri çok düşük fiyata sağlarlar. Bu da üreticiler
açısından sakıncalıdır.
q Kartel
dışındaki firmaların piyasadan çekilmelerine sebep olurlar.
6.5.3.
Konsernlerin Kartellerden Farkları
q Konsern
kapsamına giren işletmelerin ekonomik bağımsızlıkları tamamen kaybetmelerine
karşın karteli oluşturan işletmelerin ekonomik bağımsızlıkları devam eder.
q Konsern
az sayıda işletmeden oluşurken karteller çok sayıda işletmeden oluşur.
q Konsernler
daha çok finansal üretim ve örgütlenme konularında anlaşırlarken, karteller
ağırlıklı olarak pazarlama konularında anlaşırlar.
6.6.
Tröst
Tröst kelimesi İngiliz dilinde güven, güvenilir kişi ve
kuruluş için kullanılan Trust kelimesinden dilimize geçmiştir. Günümüzde en az
kullanılan işletmeler arası bir birleşme şeklidir.
Tröst; iki veya daha fazla sayıda işletmenin üretim veya
pazarlama konularında birlikte hareket amacıyla bir araya gelmeleriyle oluşan
ekonomik birliktir. Bu birleşmelerde birleşen işletmelerin hukuki ve ekonomik
bağımsızlıkları ortadan kalkmaktadır.
Tröstlerin temel amacı yönetimin tek elde toplanarak
pazarlara hakim olmadır.
Tröstler ile karteller karşılaştırıldığında;
q Karteller
aynı işkolundaki işletmelerin bir araya gelmesiyle oluşurken, tröstler farklı
işkolundaki işletmelerin birleşmesiyle oluşur.
q Kartele
dahil olan işletmeler hukuki ve ekonomik bağımsızlıklarını yitirirken, tröst
üyeleri hukuki ve ekonomik bağımsızlıklarını tamamıyla yitirirler.
Kuruluş amaçlarına göre tröstler; oy tröstleri, yatırım
tröstleri, holdingler ve tam birleşme diye dört gruba ayrılırlar.
6.6.1.
Oy Tröstleri
Diğer işletmelerin hisse senetlerini satın alarak onları
istenilen amaca yöneltmek için kurulurlar. İşletmenin aynı veya değişik iş
kolunda olması önemli değildir.
6.6.2.
Yatırım Tröstleri
Bu tröstler dışarıdan sağladıkları sermayelere karşı kendi
hisse senedi ve tahvillerini verirler. Bu yolla elde ettikleri sermaye ile
yüksek kar sağlayan şirketlerin hisse senetlerini satın alarak onlara ortak
olurlar. Yatırım tröstlerinin amacı tekel oluşturmaya yönelik değildir. Yatırım
tröstleri hisse senedi ve tahvil alımında ve satımında uzmanlaşmış
kuruluşlardır. Küçük sermaye sahiplerinin değerlendirilmesinde önemli rol
oynarlar.
6.6.3.
Holding
Bir veya birden fazla işletmenin pay senetlerinin
denetimine sahip olan şirkete holding adı verilir. Holding başka işletmelerin
hisse senetlerini ele geçirmek yoluyla kurulan bir işletme türüdür. Elinde
hisse senetlerini bulunduran şirkete ana şirket ana şirketin denetlediği
şirketlere de yavru şirket adı verilir. “Holding, yönetimi elinde bulunduran
bir ana şirket ve hukuki bakımdan bağımsız görünmekle beraber ana işletmeye
bağlı olan yavru şirketlerden oluşur”[6]
Ana şirket yavru şirketlerin paylarını elinde bulundurması
nedeniyle yavru şirketlerin düzenleştirilmesini yapar. Bu düzenleştirme yavru
şirketlere finansal destek şeklinde ise bu holdinge finansal holding, ana
şirketin yavru şirket veya şirketlere hizmeti yönetim sağlamak ise bu tür
holdinglere de yönetim holdingi adı verilir.
Yavru Şirket Yavru
Şirket Yavru Şirket
Şekil 13 Holdingte Ana ve Yavru Şirketler
Holdingler Anonim şirket şeklinde kurulurlar. Anonim
şirketlerde de söz sahibi olabilmek için işletmenin toplam hisselerinin %51’ine
sahip olmak gerekir.
Holding Şirketlerin yararları;
q Holdingleşme
sayesinde bir işletme diğer bir işletmenin hisse senetlerini ele geçirerek onun
üzerinde etkili olabilir.
q Küçük
tasarrufların ekonomiye kazandırılmasına yardımcı olurlar.
q Karlılık
fazladır.
q Riski
dağıtmak mümkündür. Her şirket yasal aynı bir birim olduğundan sorumlulukları
birbirinin aynıdır.
q Büyük
olmalarının avantajlarından yararlanırlar.
q Ana
şirket yavru şirketlerin kısa dönemli finansman ihtiyaçlarını kolayca karşılar.
q “Holding
şirket, yavru şirketlerin gelir vergisi stopajlarının bir yıl yada geç
ödenebilmesini sağlamaktadır”[7]
Bu yararları yanında sakıncalarını aşağıdaki gibi
özetlemek mümkündür.
q Holdingler
tekelleşmeye yol açabilirler.
q Holdinglerdeki
yavru şirketlerin çoğalması piramitleşmeye neden olur, piramitleşme sonucu
işletmenin satışlarındaki dalgalanmalar risk oluşturur.
“Holdinglerin sınırsız büyümelerinin ve devletin yakın
denetiminden uzak çalışmalarının önemli sakıncaları olabilir”[8]
6.7.
Tam Birleşme (Merger, Füzyon)
İngilizce’de birleşme anlamına gelen merger, Fransızca da
birleşme anlamına gelen füzyon bir veya birden çok işletmenin müşterek bir
sahiplik ve denetim yönetim altında tek bir işletmeye dönüşmesidir. Merger ya
da füzyon birbirine yakın büyüklükteki işletmelerin birleşmesidir.
Bu birleşme değişik şekillerde olur.
q Aralarında
yaptıkları anlaşma gereği aktif ve pasiflerini birleştiren işletmelerden biri
ekonomik ve hukuki varlığını korurken diğer işletme veya işletmeler varlığını
kaybeder.
q Bir
işletme diğer işletme veya işletmeleri satın alarak yapılan birleşmedir.
Holding ile tam birleşme birbirlerine benzemekle beraber,
holdinge bağlı işletmeler hukuki varlıklarını korurken merger veya füzyonda
birleşen işletmeler yeni bir hukuki hüviyet kazanır.
6.8.
Amalgamasyon
Yeni bir işletme kurup diğer işletmeleri bünyesine almak
suretiyle gerçekleştirilir. Yasal olmasına karşın kurulmasının maliyetli ve zor
olması yüzünden pek fazla uygulanmaz.
kısım
vı
İşletme
Performansının Ölçümü
1.
İŞletme performansının ölçümü
İşletmelerin başında bulunan yöneticiler, yönettikleri
sistemin zaman içinde nasıl bir performans gösterdiğini izlemek durumundadırlar.
İşletmenin performansının değerlendirilmesinde genelde şu ölçütler kullanılır.[9]
q Yeterlik
derecesi,
q Etkinlik,
q Kalite,
q Yenilik
yaratma
q Çalışma
hayatının kalitesi
q Karlılık
q Verimlilik
İşletmenin performansının ölçülmesinde bu ölçütlerin
birlikte kullanılması gerekmeyebilir. Yönetim, hangi ölçütün kullanılacağına
karar verir. Ancak, bu kararda işletmenin teknik yapısı, üretim sistemi,
sektörel yapısı, büyüklüğü vb. hususlar rol oynar.
İşletmelerde alınması gereken tüm kararların ekonomikli ilkesine
yönelik olması gerekir. Ekonomiklik ilkesi, eldeki kaynaklarla, mümkün olan en
üst performansın veya erişilmek istenen çözüme mümkün olan en az kaynakla
erişilmesini amaçlar. Yukarıda saydığımız kantitatif ve kalitatif ölçülerden,
bir işletmede bu ekonomiklik ilkesinin ne derecede gerçekleştirildiği
anlaşılabilir.
Karlılık, bir örgütsel sistem için başarılı bir
performansın göstergesidir. Eğer bir işletme organizasyon sistemi karlılığı
arttırmayı kendine hedef seçmişse, karlılık formülünde payı mümkün olduğu kadar
yükseltmek ve paydayı da küçültmek zorundadır. Payın mümkün olduğu kadar
yükseltilmesi bir verimlilik sorunudur. Çünkü verimliliği yükseltmenin amacı
maliyetleri düşürmektir. Bir işletme etkin, yeterli, bunu sonucu olarak sistem
çıktıları kalite şartlarına uyarsa, büyük bir olasılıkla verim/verimlilik
sağlanacaktır.
Verimliliği sağlayan işletme, çalışma hayatının kalitesini
ve yenilik yaratmayı hedeflemelidir. Bir işletme mal ve hizmet üretiminde bir
takım yenilikler yapamıyorsa, uzun süre piyasada rekabet edemeyecektir.
Üretilen mal ve hizmetin rekabet edici tarafı, talebi yok ise o mal veya hizmet
piyasadan kaybolacaktır.
İşletmenin
var olması ve yaşaması ise çalışma hayatının kalitesine ve yenilik yaratmaya
bağlıdır. İşletmenin performans ölçütleri arasındaki ilişki aşağıdaki şekilde
görülmektedir.[10]
Şimdi bu ölçütleri açıklamaya çalışalım:
1.1.
Yeterlik Derecesi
Bir üretim faaliyeti için önceden saptanmış standart
üretim miktarları ile üretim faaliyeti sonunda elde edilen gerçek üretim
miktarları ile üretim faaliyeti sonunda elde edilen gerçek üretim miktarı
arasındaki oran olarak tanımlanmaktadır[11]
Bu tanımı formüle edecek olursak,
Yeterlik Derecesi= x100’dür
Yukarıdaki formülde miktarlar belli bir zaman dilimi
içerisinde ifade edilmektedir. Değerlendirmeye zaman boyutunu da dahil
ettiğimizde, formül aşağıdaki şekle dönüşür.
|
Yeterlik Derecesi= x100
1.2.
Etkinlik
Bir diğer performans ölçütü olan etkinliği, amaca
ulaşabilme derecesi veya bir üretim süreci sonunda elde edilen çıktının
doğruluk derecesi olarak ifade edebiliriz. Etkinlik, bir işletmenin üretim
faktörleri veya bizzat üretimin kendisi için önceden belirlemiş olduğu
programın gerçekleştirilme derecesinin bir ölçüsüdür.[12]
|
Etkinlik= x100
Bir işletmede yönetsel ve örgütsel olmak üzere iki tip
etkinlik vardır. Yönetsel etkinlik yöneticinin davranışları sonucunda ortaya
çıkan bir kavramdır. Örgütsel etkinlik ise, işletmenin içinde bulunduğu
koşullara uyum sağlayabilmesi, aktiflerini verimli bir şekilde kullanabilmesi,
işletmenin çevresi üzerine etkisi gibi davranışlara yönelik ekonomik ve
finansal kriterleri içeren bir kavramdır.[13]
Etkinliğe üretim sistemi içinde yaklaştığımızda, bir
üretim sürecinde üretilen mamulün dizaynı, kalitesi vs. tam ise üretim
sürecinde kullanılan zamanın etkinliği söz konusudur. Aksi takdirde bir zaman
israfı mevcuttur. Bu fazladan harcanan zamana “Etkin olmayan zaman” adı
verilmektedir. Etkin olmayan zaman kaynaklarını başlıca iki başlıkta
toplayabiliriz.[14]
q Yönetimin
kusurları ve ihmalleri sonucu doğan “etkin olmayan zaman” ve
q Çalışanın
kontrolü altında bulunan “etkin olmayan zaman”.
Yönetimin kusurları ve ihmalleri sonucu doğan “etkin
olmayan zaman”, yönetimin planlama, yönlendirme, koordinasyon ve kontrol
fonksiyonlarını yürütürken yaptığı hatalar ve ihmaller nedeniyle, üretim
sisteminin bir kısmının veya tamamının “boş kalması” ile geçen süredir.
Çalışanın kontrolü altında bulunan “etkin olmayan zaman”’a iyi bir neden
göstermeden işe geç başlamak veya işten erken ayrılmanın yanı sıra, iş başında
bilerek yavaş tempoda çalışmayı örnek gösterebiliriz.
1.3.
Kalite
Kaliteyi çok genel olarak “amaca uygunluk derecesi”
şeklinde tanımlayabiliriz.[15]
Kalitede amaç, bir işletmenin ürettiği malı kullanacak
olan kişinin gereksinmesine ve ödeme olanaklarına göre belirlenir. Bir mamulün
kalitesinden söz edilebilmesi için iki temel faktörün göz öüne alınması
gerekir. Bu faktörler;
q Fonksiyon
veya kullanış amacı,
q Fiyattır
Bu açıklamalardan hareket ederek, bir mamulün kalitesini,
tüketici gereksinmelerini olanaklar ölçüsünde, en ekonomik düzeyde karşılamayı
amaçlayan mühendislik ve imalat
karakteristiklerinin bileşimidir şeklinde tanımlayabiliriz.
Her geçen gün işletmelerin mal ve hizmet üretim miktarları
tahminleri aşan boyutlara ulaşmakta, hayat standardının yükselmesi sonucu
tüketici daha güç beğenir hale gelmektedir. Tüketicilerin ihtiyaçlarının
artması, serbest piyasa ekonomisi sonucu serbest pazarlara açılmanın
kaçınılmazlığı, işletmeleri ürettiği mal ve hizmetlerin kalitesini yüksek
düzeye çıkarmaya zorlamaktadır. Bunun sonucu olarak ta kalite, işletmenin amaca
uygunluk derecesini göstermektedir.
1.4.
Yenilik Yaratma
Kalitatif bir ölçüt olan yenilik yaratma, daha fazla
üretim, yeni bir şey meydana getirmek, daha iyi, daha fonksiyonel mal ve hizmet
üretmek olarak açıklanabilir.[16]
Yenilik yaratmayı Vassal açıklarken, önce icat etmek kavramından bahseder ve
icat etmeyi “düşünce gücü ile herhangi bir şeyi yaratmak” olarak tanımlanır.
Yenilik yaratmayı ise “bir takım yeni faaliyetlere girme, mevcut olan durumda
bir takım değişiklikler yama” olarak ifade eder.
Yenilik yapabilmek için herşeyden önce icat etmek
gereklidir. Ancak icat etmek, mevcut durumu ortadan kaldırıp aynı işi başka
yöntemle yapma olduğundan, teknolojiye yakın bir kavramdır. Yeniliğe
dönüşebilmesi için ticarileştirilmesi ve elde edilecek fayda ile verimin
artması gerekmektedir.[17]
Eğer bir işletme ürettiği mal ve hizmetler üzerinde bir
takım yenilikler, yeni sistemler geliştiremiyorsa uzun süre piyasada rekabet
edemeyecektir. Bu açıdan yenilik yaratma ve kalite işletmeler için büyük önem
arz etmektedir.
Yeniliğin boyutlarını kısaca özetlersek;
q Yenilik,
bir örgüt içerisinde gerçekleştirilen “müşterek bir grup faaliyetidir”. Yani
örgütsel bir süreçtir.
q Yenilik
bir değişim sürecidir.
q Yenilik,
bir teknolojik başarısızlık riskini de taşımaktadır.
1.5.
Çalışma Hayatının Kalitesi
Çalışma hayatının kalitesi çalışanların performansını,
bunun sonucu olarak ta işletme performansını etkileyeceğinden, işletmeler için
büyük önem taşımaktadır.
Bir sistem içerisinde çalışanlara, o sistemin çalışanların
sosyo-teknik yönlerine cevap verme şekline çalışma hayatının kalitesi denir.[19]
1920’lerden önce bilimsel yönetimin kurucularından ünlü
Amerikalı mühendis Frederick Taylor ve Fransız işadamlarından Henry Fayol
tarafından ileri sürülen teoriye göre iş görenlerin güçlendirilmesi tamamıyla
ücrete bağlanmakta ve beşeri çaba ve faktörlerin çalışanı isteklendirmeyeceğine
inanılmaktaydı. Diğer bir ifade ile bu motivasyon sadece teknik bir yön ifade
ediyordu. 1920 yılında Harvard Üniversitesi Endüstri Sosyologu Prof. Elton Mayo
ve arkadaşları, Amerika’da telefon teçhizatı üreten Western Electric şirketinin
otuz bin işçi çalıştıran Hawthorne işletmesinde yaptıkları araştırmalar sonucu fiziki
çevrede çalışma koşullarında meydana gelen değişmelerin çalışanları
isteklendirmediğini, buna karşılık, çalışanlar arasında takım ruhu yaratma,
yüksek moral vb. sosyal faktörlerin, işgörenleri güdülendirdiğini ve bunun bir
sonucu olarak verimliliğin arttığını ortaya çıkarmışlardır.[20]
[1] Yusuf Ziya Binatlı, a.g.e., s.222
[2] Oktay Alpugan, a.g.e., s.121
[3] Şükrü F. Erlaçin, İşletme Ekonomisi, Cilt 1 İzmir, 1982,
s.87
[4] Güngör
Onal, a.g.e., s.122
[5] Oktay Alpugan,
[6] Oktay Alpagun, a.g.e., s.127
[7] Güngör Onal, a.g.e., s.128
[8] Oktay Alpagun, a.g.e., s.129
[9] D. Scott Sink, Productivity
Management, New York, John Wiley and Sons, 1985, s.41
[10] Sink, a.g.e., s.64
[11] İlyas Gülmez, “Endüstride
Prodüktivite” MPM Endüstride Prodüktivite Semineri 1968, Ankara, MPM, Yayınları
1969, s.10
[12] Sink, a.g.e., s.42-43
[13] İlker Birdal, Yönetim ve Organizasyon Ders Notları, s.2-3
[14] T. Cengizhan Pamir, İş Etüdü, Ankara,
SAGEM Yayınları, Yayın No:69, 1984, s.11-12
[15] Bülent Kobu, Endüstriyel Kalite
Kontrolü, İstanbul, İ.Ü. Yayınları, No: 2763, 1981, s.11-12
[16] Sink, a.g.e., s.45
[17] Erol Eren, İşletmelerde Yenilik
Politikası, İstanbul, İstanbul Üniversitesi Yayın No: 2884, 1982, s.16
[18] Eren, a.g.e., s.17
[19] Sink, a.g.e., s.44
[20] Osman Teliman, Personel Yönetimi ve
Beşeri İlişkiler, İst., İ.İ.T.İ.A. Nihad Sayan – Yayın ve Yardım Vakfı Yay.
No:292/519, 1978, s.191
1 yorum:
Bana 5.000.000,00 USD kredi veren kredi şirketi Diğer kredi yatırımcıları teklifimi ihmal ettiğinde ancak bay benjamin lee bana başarı kredisi verdiğinde. doğrudan kredi finansmanı ve yatırım açısından projeye giriyorlar. sermaye piyasası fonlarına erişim arayan şirketlere ve bireylere finansman çözümleri sağlarlar, projenizi finanse etmenize veya işinizi büyütmenize yardımcı olabilirler .. E-posta İletişim ::::
247officedept@gmail.com
+ 1- (989-394-3740) 'a whatsapp Numarasına yazın
Yorum Gönder