2.4.5. Değişim Yönetimi
İşletmeler Sosyal ve Teknik sistemlerden meydana
gelmişlerdir. İşletmeler çevreleri için belirli bir amaca yönelirler. Bu amaca
yönelirken kendilerini ve çevrelerini etkilemeye, şekillendirmeye çalışırlar.
Yöneticiler genellikle içsel etkileşim ve şekillendirmeyi
kaynaklarına göre yerine getirirler. Günümüzde değişim olarak adlandırılan son
on yılın moda kelimesi olan, iş dünyasından politikaya ya da günlük hayatımıza
kadar her gün iç içe olduğumuz ve çok sık telaffuz ettiğimiz bu sözcük
yaşamımızın ayrılmaz bir parçası olmuştur. İşletmeler, ürünler, tüketici
davranışları, teknoloji, rekabet ve gündemdeki bütün konular sürekli olarak
değişiyor. Değişim eskiyi yok ediyor, yeniyi yaratıyor. Değişimi zamanında hissedemeyen
firmalar ve yöneticiler başarısız oluyorlar. Başarı ancak değişimi zamanında
hissedip uygulamayla mümkün oluyor. Yönetici değişimi hissetmeli. Değişim
genellikle kantitatif analizlerle araştırılıp ortaya konulamıyor. Yöneticilerin
ön sezgilerini geliştirmeleri, bunun içinde hitap ettiği tüketiciler ve diğer
kuruluşlar ile sürekli iletişim halinde olmaları diğer bir ifade ile birlikte
yaşamaları gerekiyor.
Bazı yöneticiler değişimi hissetmelerine rağmen değişime
karşı direnirler, bunun da çeşitli nedenleri olabilir. Genellikle
bürokrasi,değişimin gerektirebileceği düşünülen risklerin dağıtılamayacağı
endişesi ve korkusu, üretim kalıplarının değiştirilemeyeceği, tüketicilerin
değişimi kabul edip edemeyecekleri, işletme çalışanlarının değişime katılıp
katılamayacağı v.b. hususlar yöneticileri değişime karşı duyarsız hale getirir.
2.4.5.1. Değişim Ve Performans Ölçütleri
Yöneticiler yönettikleri sistemlerin zaman içinde nasıl
bir performans gösterdiğini takip etmek durumundadırlar.
Başarı ölçütleri olarak da ifade ettiğimiz performans
ölçütleri şunlardır;
-
Karlılık
-
Etkinlik
-
Kalite
-
Yenilik yaratma
-
Verimlilik
-
Çalışma Hayatının Kalitesi
-
Yeterlilik Derecesi
Yöneticilerin başarılarını yukarıda saydığınız kantitatif
ve kalitatif ölçütlerden bir veya bir kaçını bir araya getirerek işletmelerinde
ekonomiklik ilkesine ne derecede gerçekleştirdiğini ortaya koyabilirler.
İşletmelerin başarı durumlarını ortaya koymada önemli bir faktör de değişime
ayak uydurma gereksinimidir. Performans iyileştirme, işletmelerin tüm
yönlerinde beşeri kaynaklarda, teknolojik kaynaklarda, mali kaynaklarda dikkati
gerektirir.
Performans arttırımı, tüm yaşantımızda hızlı değişen
dünyaya bağlı olan sürekli bir faaliyettir.
Eğer işletmemiz yeni değişimlere adapte olamıyorsa yüksek
derecede bir performans ortaya koyamıyacaktır.
Stafford Beer “değişken bir işletmenin çevredeki
değişimlere adapte olan bir yapıya sahip olduğunu açıklamıştır” [1]
Reg Revans bunu bir “Learning Organization” olarak kabul eder.[2]
Böyle bir işletme ise demode olmuş, eskimiş, muhtemelen zararlı bilgi ve
deneyimlere karşı her zaman tetiktedir. Bunları kabul eden ve yaşayan
yöneticiler sürekli sorular sorma ve arayışlar içerisinde olup sürekli gelişme
ihtiyacını hissederler.
Yaşamlarını devam ettiren işletmeler yaşamları boyunca en
azından karşılaştıkları değişim oranından geri kalmamayı ve değişime uyum
sağlamayı başaramayan işletmeler yavaş yavaş yok olacaktırlar.
Değişim oranının grafiksel olarak ifadesi P ve Q ilişkisi
ve adaptasyon projesi şekil 1’de gösterilmiştir. [3]
Değişim hızı yavaş olduğu zamanlarda P ile gösterilen bilginin yeterli olduğunu
gösterir. Ancak hızlı değişim koşullarında (Eğrinin dikleştiği bölümlerde) yeni
sorular(Q) ile yeni düşüncelerin harekete geçirilmesi şarttır. Değişimin
anlaşılması ve yönetimin başarısını arttırmada önemli bir rol oynar. Hızlı bir
değişim genellikle yüksek performans standartları ile birlikte düşünülür.
Eğer işletmeler değişimi yakalayamıyorlarsa
performanslarını iyileştiremeyecekleri bir yana; Performans standartlarını bir
türlü uygun hale getiremeyeceklerdir.
Şekil 24 Değişim Oranı - Zaman
Diyagramı
Bu adaptasyon projesi iki eşitlik şeklinde ifade
edilebilir.
LC ise Başarısızlık
LC ise Yaşamak
L=Yeniliği öğrenme; adaptasyon
C=Değişim Oranı
2.4.5.2. İşletmelerde Değişimi Gerekli Kılan Faktörler
18. yüzyılda Adam SMITH’in işbölümü ve uzmanlaşma esasına
dayanan yönetim felsefesi önemini yitirerek işletmeleri daha başarılı kılacak
yönetim felsefeleri arayışları içine itmiştir. Günümüzde geleneksel
yaklaşımlardan uzaklaşma ve organizasyonel prensipleri yenilemememizi gerekli
kılmaktadır.
-
İşletme ve çevresi sürekli ve hızla
değişmektedir.
-
İşletmeler arası rekabet artmakta.
-
Tüketicilerin alışkanlıkları değişmekte,
tüketiciler bilinçli davranış içine girmekte.
-
Teknolojiler süratle değişmekte.
-
Haberleşme olanakları artmakta.
Yukarıda saydığımız bu faktörler günümüz işletmelerinin
temel hedefini “ Tüketiciye yönelik değerler yaratmak” olarak belirleme
durumuna getirmiştir.
Her şey süratle değişmekte, değişmeyecek hiçbir şey yok,
değişmeler süratle ve kalıcı olacaktır. Nitekim hükümetlerin siyasal
tercihlerinin halktan yana olması, sınırların ortadan kalkması, Globalleşme,
bilgi toplumu çağına geçilmesi, ortak teknolojik yatırımlar, savunma
harcamalarının azaltılması iletişim olanaklarının artması, devletlerin
küçülmesi özelleşme, para ve mali politikalarda değişmeler hep değişimin
sonucudur.
Değişim makro seviyede benimsendiği takdirde mikro seviyede
de başarılı olacaktır.
2.4.5.3. Değişimin İşletme Yönetimi Üzerine Etkileri
Değişim en basit olarak işletme kaynaklarında kalıcı hızlı
yeniden yapılanmadır. Değişim işletmelerin Yönetsel ve Organizasyonel
fonksiyonları üzerinde etkili olarak başlıca aşağıdaki değişimlere neden olur.
-
Uzman iş görenler yerine uzman ekipler oluşur,
ekiplerin yaratıcı güçlerinden yararlanılır.
-
İşler daha komplike hale gelir, iş görenler
yalnızca uygulayan olurlar,
-
İş görenlerin rolleri değişir, kontrol edilen
değil yetkiyle donatılıp yetkileriyle eş değer sorumluluk taşırlar,
-
İş görenlerin komplike işlere adaptasyonları
sağlamak ve yaratıcı güçlerini ortaya çıkarmak amacıyla sürekli eğitime tabi
tutulurlar,
-
İş görenlerin performansları yalnızca fiziksel
güç olarak değil zihinsel olarak da değerlemeye alınır,
-
İşletmelerin kariyer sistemleri değişir, liyakat
ön plana çıkar,
-
İşletme yapısı yanında işletme kültürü de
değişime tabi tutulur
-
Organizasyon yapıları değişir.
Bu değişimler sonucu işletme mekanistik yapıdan organik yapıya
dönüşür.
“Organik yapıya sahip işletmeler aşağıdaki özelliklere
sahiptirler.”[4]
-
İş görenle bölümün ortak görevine katkıda
bulunur,
-
Görevler, iş gören etkileşimleri yoluyla
düzenlenir ve yeniden tanımlanır,
-
Yetki sıra düzeni az, denetim az,kurallar azdır,
-
Görevlerin denetimi ve bilgi örgütün her yanına
dağılmıştır,
-
İletişim yataydır.
Değişim işletmeleri yaşayan kuruluşlar olarak sürekli
etkiler ve organizasyonların beşeri kuruluşlar olduğunu ve yöneticilerin bu
hususu göz ardı etmemeleri gereğini ortaya koyar.
2.4.5.4. Değişimin Aşamaları
İşletmeler çevreyle sürekli ilişkide bulunan organik
yapıya sahiptirler. Çevreyle etkileşim içinde olmak ve çevrede gerçekleşen
değişimlere ayak uydurmak zorundadırlar.
Ancak her etkileşim işletmede değişim gerçekleştirme
anlamına gelmemelidir. Değişimin gerekli olup olmadığına tepe yönetim kademesi
karar verir, değişim kararı orta kademede ve alt kademede benimsenmelidir. “Bir
işletmede değişim sürecine girilmeden önce işletmenin güçlü ve zayıf yönleri
ile fırsat ve tehlikelerin ortaya konulması gerekir”.[5]SWOT
analizi olarak adlandırılan bu analiz yöneticilere işletmenin amaç ve
hedeflerinin gerçekleştirilmesi için uygulamaları gereken stratejileri
tanımlamak ve uygulamak imkanını verir.
Kısaca bu analiz
-
İşin tanımlanması,
-
Sektördeki mevcut fırsat ve tehditleri tanımak,
-
İşletmenin elde edeceği fırsat ve maruz
kalabileceği tehlikeleri belirlemek,
-
Bu fırsatları yakalamak ve tehlikelerden
uzaklaşmak için başarı faktörlerini ortaya çıkarmak,
-
İşletmenin kaynak ve yeteneklerinin tespitinde
yöneticilere yardımcı olur,
Swot analizi şekil 25’de görülmektedir.[6]
Şekil 25 SWOT Analizi
Değişim dört aşamada gerçekleştirilebilir. (Şekil 26)
1.AŞAMA: Mevcut
Durumun Tespiti
Bu aşamada mevcut durum tespit edilerek çevre etkileri ve
çevredeki olayların mevcut duruma olan etkileri ölçülür. Çevreden gelen etkiler
mevcut durumu aşırı etkiliyorsa ve işletme çevrenin gerisinde kalıyorsa bu
durumda beşeri kaynakla ilgili olan inanç, tutum ve davranışlar, teknolojik
kaynakla ilgili olan yönetim, süreç ve medotlar, Mali Kaynaklarla ilgili olan
para ve diğer mali politikalar dondurulur. Bu üç kaynakla değişim
alternatifleri seçilir. Bu aşamada direnmeyle karşılaşmak doğaldır. Direnç
büyük değişmelere gösterilecek kaçınılmaz bir tepkidir. Her şeyin yerine
yenilerinin getirileceği korku, endişe ve belirsizliğe neden olacağı
kaçınılmazdır.
Şekil 26 Değişim Aşamaları ve Bu
Aşamalarda Uygulanan Teknikler
Tepe yönetim kademesi değişim mühendisleri ile birlikte
belirsizliklerin ve endişelerin geçici olduğunu ilgililere açıklamalıdırlar.
2.AŞAMA: Değişimle
İlgili Alternatiflerin Seçimi
Bu aşamada değişime neden olan faktörler sıralanır, sebep
sonuç ilişkileri analiz edilir.
Mevcut alternatiflerden en uygun olanı seçilir. Bu seçimde
mantıksal yaklaşım ön plana çıkar, bu arada birinci aşamadaki dondurma
nedeniyle ortaya çıkabilecek direnişler azaltılır. Alternatifleri saptama ve
değerlendirme görevi değişim mühendislerine verilmelidir. Saptama ve
değerlendirmede çeşitli performans ölçütleri değişimin işletmeye sağlayacağı
yararlar ortaya konulmalıdır.
Alternatif belirlenirken şu sorulara cevap aranmalıdır.
-
İşletmede değişime neden olabilecek en büyük
sorun hangisidir.
-
Ortaya konulan alternatiflerden hangisi işletme
için önemlidir.
-
Belirlenen alternatiflerden hangilerinin
uygulama olasılığı fazladır.
3.AŞAMA: Uygulama
Bu aşamada ikinci aşamada belirlenen en uygun alternatif
uygulamaya konulur. Hangi kaynak üzerinde değişim daha etkili olacaksa
uygulamaya oradan başlanmalıdır. Genellikle beşeri kaynak ön plana çıkarılarak
değişime beşeri kaynaktan başlanmalıdır. Çünkü karar veren ve uygulayan beşeri
kaynaktır. İkinci aşamada değişime karşı olanların direnişleri bu aşamada
muhakkak ortadan kaldırılmalıdır. Şayet direniş ortadan kaldırılmazsa değişimin
getireceği kalıcı hızlı yeniden yapılanma sağlanamaz. Değişimin uygulanması
öneri, katılma, orta ve alt kademelerin teşvik edilerek katılmaların sağlanması
ile mümkündür. Bu aşamada yönetim kesinlikle taviz vermemelidir.
4.AŞAMA: Değişimin
Kalıcılığının Sağlanması ve İzleme
Bu aşamada uygulamaya konulan değişimin devamlı izlenerek
kalıcılığının sağlanmasına çalışılır. Uygulamaya konulan değişim bir çok
unsurların dinamik etkileri altında sürekli değişiklik gösterir. Böyle bir
durumda değişim süreci boyunca sapmaları incelemek ve hemen anında müdahale
etmek gerekir. Bunun için Feedback’le değişimin izlenmesi gerekir.
Şekil 27 Feedback ile izleme
Ayrıca bu aşamada değişimin kaynaklar üzerinde yapacağı etkileri
olumlu hale getirmek için ilgililere işletme içerisinde sürekli hizmet içi
eğitim yapılmalıdır. Değişimin sürekliliğini sağlamak için değişim kapsamı çok
açık bir şekilde tanımlanmalı ve ayrıntıları gösterilmelidir. Değişimi
sürdürmede değişim mühendisleri etkili bir çalışma göstermelidirler.
2.4.5.5. Değişim Ve Öğrenme
İşletmeler ve diğer beşeri sistemler için devamlı olarak
çevrenin ihtiyaçlarına uyum sağlama, sürekli bir kalitatif öğrenme, yaşamlarını
sürdürmeleri için temel koşuldur.
İşletmeler özellikle belirsiz koşullarda ancak öğrenme
sayesinde değişime ayak uydurabilirler.
“Örgütsel öğrenme, hataları bulma ve düzenleme sürecidir”[7]
İşletme yöneticileri tecrübelerinden ders alırlar. Geçmişteki eylemlerinin iyi
sonuçlarından yararlanırlar veya kötü sonuçların nedenlerini araştırarak kötü
sonuçları doğuracak davranışlardan kaçınırlar.” Değişimde başarının anahtarı
şans değil bilgi ve yetenektir. [8]
Değişim ancak iyi öğrenme ile gerçekleştirilebilir.
1980’li yaşanan koşullar öncekilere göre yepyeni ve daha
farklı nitelikler göstermektedir. Bu gün için artık kesit ve statik bir çevrede
yaşama imkanı yoktur.
Günümüzün ve geleceğin işletme ve yönetim sorunlarına
cevap verecek anlayışın değişmesi gerekmektedir. Her şeyden önce bu günkü
koşulların kesinlikle basit olmadığını, bunun ötesinde yeni koşulların komplike
olduğunu kabul ederek onunla birlikte yaşamanın güçlüğüne inanmak, bu gün
yaşanan değişimlere ve bu değişimlerin hızına uyum sağlayabilmek açısından
kaçınılmaz görünmektedir.
Değişimi zamanında hisseden organizasyonlar ayakta
kalabilmektedir. Nitekim ülkemizde şu günlerde yaşanan krize 1980’li yıllarda
ortaya çıkan değişime ve değişim hızına yetişememek gerekçe gösterilebilir.
1980’li yıllarda değişim hissedilip gerekli adaptasyonlar
yapılsaydı karmaşık sorunlar ortaya çıkmayabilirdi.
Ülkemizde ortaya çıkan bu kriz işletme yöneticilerini yeni
stratejiler belirlemeye sevk edecektir.
Her kötü tecrübeden ders alma gerekir felsefesiyle bu
krizden ders alınmalıdır. İşletme yöneticileri kriz dönemlerinde beşeri kaynağa
gerekli önemi göstererek değişime ayak uydurabilecek düşünce yaratılmalıdır.
Değişime zemin hazırlayacak kriz döneminde işletme
yöneticileri hizmet içi eğitimlerle çalışanlarının çağı yani değişimi yakalamak
için eğitimlerini sağlamalı, zaman kullanımlarını optimal hale getirmeli ve
teknolojik eksikliklerini gidermek için gayret göstermelidirler.
İşletmelerin gerçek amacı karlılık ya da en azından öz
kaynaklarını yitirmeden yaşamlarını sürdürmek olduğuna göre bunu başarmanın
yolu değişimi yakalamak ve değişime ayak uydurmakla mümkündür. Değişimi
yakalamak eğitim ve teknolojiden geçer.
[1] Stafford Beer, Heart of Enterprise, John Wiley and
Sons, New-York 1979,s.24.
[2] Reg Revans, The Origins and Growth
of Action Learning, Chartwell Bratt, London 1982, s.15.
[3] Alan Lawlor, Productivity Improvemnt Manual Gower House, Cambridge 1985, s.4.
[4] Can, a.g.e., s.66.
[5] Glenn Boseman, Arwind Phatak ve
Diğerleri, Strategic Management, John
Wiley and Sons İnc, New York 1986, s.128.
[6] Kıvanç Dündar, SWOT Analizi, Verimlilik dergisi, M.P.M.
Yayını Ankara 1992, s.197.
[7] David A.Garvin, Building a Learning Organisation,
Harward Business Review, July-August, 1993, s.80.
[8] Michael Hammer, James Champy, Değişim Mühendisliği, Çeviri Sinem GÜL,
İstanbul 1994, s.189.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder