2.2. Neoklasik (Davranışsal) Yönetim Teorileri
1930'lu yıllara kadar klasik yaklaşım işletmelerin yapı ve
işleyişine yol gösteren tek teori olmuştur. Ancak 1929 yılında dünya ekonomik
krizi nedeniyle işletmelerin başarısız olması klasik teorinin dikkate almadığı
bazı konuların incelenmesi gerekliliğini ortaya koymuştur. Yönetim ve
organizasyonlara farklı açılardan bakan neoklasik teori hızla gelişerek 1950'li
yıllara kadar yönetim uygulamalarında bir akım durumuna gelmiştir.
Neoklasik yönetim yaklaşımı temel olarak klasik yönetim
teorisinin ilke ve kavramlarına dayanır. "Gerçekten neoklasik akım
organizasyonun klasik yaklaşım ekolünce belirlenmiş bulunan fiziksel yönüne ve
ilişkin kurallarına pek az katkıda bulunmuştur".[1]
Neoklasik yaklaşımın ana fikri, organizasyon yapıları
içinde çalışan insanı tanımak ve anlamak, onun beceri ve potansiyelinden
maksimum düzeyde yararlanmak, çalışanları organizasyon amaçlarını
gerçekleştirmek için katkılarını sağlamak, onları motive etme yollarını aramak
olmuştur.
1930'lu yıllara gelene kadar insan davranışlarının örgüt
içersinde dikkate alınmasının insanın sadece emeğinden yararlanma ve insanın
sosyal, psikolojik, kültürel ve politik yönlerinin varlığının kabul
edilmesinden dolayıdır. İnsan davranışlarının incelenmesindeki bu gecikmenin
bir nedeni; "Ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal koşulların insan
ilişkilerine önem verilmesini geciktirmesidir"[2].
Neoklasik teorinin gelişmesine katkıda bulunanların
psikoloji, sosyoloji, sosyal psikoloji ve antropoloji gibi çok değişik
alanlardan geldikleri görülmüştür. Neoklasik teorinin gelişmesine Elton Mayo,
Fritz Roethlıshberger, Douglas Mc Gregor, Abraham Maslow, Kurt Lewin, Rensis
Likert, Chester Barnard, Chris Argyris, Oliver Sheldom gibi birçok ünlü yazar
ve araştırmacı katılmıştır.
2.2.1. Genel Prensipleri
Neoklasik ekole mensup düşünürlerin ortaya atmış oldukları
ana prensipler şunlardır;
-
Organizasyon ne kadar iyi düzenlenirse
düzenlensin onu yürütecek ve yaşatacak olan insanlardır. Fiziksel mükemmellik,
uygulamada ön plana çıkan insan unsurunun etkisiyle kolayca bozulabilir. Bu
yüzden insan ön planda tutulmalı onun organizasyon içindeki davranışları
araştırılmalı ve yorumlanmalıdır.
-
Organizasyonlar açık sistemler olup, sosyal
sistem ve sosyo teknik sistemlerdir. Organizasyonlar da değişik ihtiyaçları
olan insanların bir araya gelmesiyle oluşurlar. Bu nedenle organizasyonları
yönetenler sadece düzgün statik organizasyonlar şekillendirmekle yetinmemeli
aynı zamanda sosyal ve beşeri organizasyonu da gerçekleştirmelidirler.
Nitekim işyerlerinde çeşitli sistemler oluşur.
Makine-insan,
Makine –makine,
İnsan-insan
Yöneticiler
sadece makine – makine sistemlerini oluşturmak yerine makine- insan ve insan-
insan sistemlerini de dikkate almak zorundadırlar.
-
İyi bir organizasyon yapısı oluşturmak için, bu
yapıda yer alan her bireyin görevini belirlenen biçimde yapmasını sağlamak
yeterli değildir. Çalışanlara inisiyatif vermek, onları uygun biçimde motive
etmek, organizasyonun başarılı olması, amaçların benimsenmesi, organizasyonla
ilgili problemlerin minimize edilmesi çalışanların arasındaki sürtüşmelerin
azalmasını sağlayacaktır. Neoklasik yaklaşım ekolü sürekli bir gelişme içinde
kalmış ve yapılan araştırmaların sonucu olarak yönetim alanında yeni
çalışmalara sebep olmuştur.
Neoklasik yaklaşımın ele aldığı temel konular insan
davranışı, insan ilişkileri, grupların oluşması, grup davranışları, informel
organizasyon, liderlik, motivasyon kavram ve teorileri geliştirilmiştir. Bu
kavram ve teorilerin hiçbiri klasik teoriler gibi belirgin ve entegre
yaklaşımlar değildir. Yönetim ve organizasyon alanında geliştirilmiş ve daha
fazla insan unsuruna yararlı teoriler olarak göz önünde tutulmalıdır.
2.2.2. Neoklasik Yaklaşımın Metodolojik Özellikleri
Her yaklaşımın kendine özgü araştırma ile ilgili bir metodolojisi
söz konusudur. Neoklasik yaklaşım açıklayıcı (descriptif) nitelik taşır.
Neoklasik ekol mensupları çalışanların organizasyon içersinde nasıl
davranmaları gerektiğinden ziyade nasıl davrandıklarını analiz eder ve açıklar.
Neoklasik yaklaşım organizasyona yönelik olmaktan ziyade organizasyon içersinde
insan faktörüne yönelik bir yaklaşımdır. "Neoklasikler biçimsel
organizasyonların yanı sıra biçimsel olmayan organizasyonların varlığını da
kabul eder"[3].
Ayrıca organizasyonu bir bütün olarak incelemez organizasyonu meydana getiren
parçaları ayrı ayrı inceler. Diğer bir ifade ile mikro analizlere yer verir.
Metodolojik diğer bir özelliği de "Disiplinler arası bir nitelik
taşımasıdır"[4].
2.2.3. Neoklasik Yaklaşımın Gelişmesini Sağlayan Araştırmalar
2.2.3.1. Hawthorne Araştırmaları
1924-1930 yılları arasında A.B.D., Şikago şehri
yakınlarında Western Elektrik Şirketi'nin Hawthorne tesislerinde yedi yıl süren
Elton Mayo başkanlığında Fritz J. Roethlisberger, W.J.Dickson ve A. T.
Northead'dan kurulu bir jüri tarafından yürütülmüştür.
Hawthorne araştırmaları adı altında yapılan araştırmalar,
Birinci grup deneyler,
-
Işık deneyi,
İkinci grup deneyler,
-
Parça montaj deneyi,
-
İkinci parça montaj deneyi,
-
Mika yarma test odası deneyi,
-
Görüşme programı,
-
Seri bağlama odası gözlemleri,
Elton Mayo ve grubu bu araştırmalarıyla, klasik teorinin
varsayımlarını kontrol etmek diğer bir ifade ile işin yapıldığı çevrenin,
çalışma koşullarının, günlük çalışma saatleri ve iş aralarındaki dinlenmelerin
çalışanların verimliliği üzerinde etkilerini belirlemek amacıyla
başlamışlardır. Bu deneyler ve sonuçlarını aşağıdaki gibi özetlemek mümkündür.
2.2.3.1.1. Birinci Grup Deneyler
Işık deneyleri; F.J.Roethlisberger başkanlığındaki bu
deneyin amacı işyerindeki aydınlatmanın çalışanların verimliliği üzerindeki
etkilerini en yüksek verimliliği sağlayacak ışıklandırma derecesinin ne
olduğunu ortaya çıkarmaktır. Bu amaçla işyeri ortamı değişik ışık derecesinde
verimlilik durumu incelenmiştir. Birinci ışıklandırma deneyinde birinci grubun
üretimi ışığın artırılması ile ilgisiz olarak artıp azalmıştır. İkinci grupta
ise üretim ışıklandırmaya bağlı olmayarak devamlı artış göstermiştir. Bundan
başka iki deney aynı şekilde yapılmış ikinci deneyde ortalama üretim eşit
gruplar oluşturulmuş birinci gruba test grubu, ikinci gruba kontrol grubu adı
verilmiştir. Birinci grupta ışık artırılmış, ikinci grupta sabit tutulmuştur.
İkinci ışıklandırma deneyinde her iki grubunda üretiminde azda olsa artış
sağlanmıştır. Her iki deneyde de ışıklandırmada güneş ve elektrik ışığı
kullanılmış ışık test grubunda azaltılmış kontrol grubunda ise sabit tutulmuş,
buna rağmen üretim yavaş yavaş devamlı bir şekilde yükselmiştir. Işık derecesi
üç muma düşürülünce test grubu işçileri görme zorluğu nedeniyle şikayete
başlamış ve üretim de azalmıştır.
Üç ışıklandırma deneyinin dışında da ışıklandırma
deneyleri yapılmış fakat bir sonuca varılamamıştır. Araştırma sonuçlarına göre
ışıklandırma ile verimlilik arasında bir ilişki tespit edilememiştir.
Işıklandırma deneylerinden bir sonuç elde edilememesine rağmen birçok veri
toplanmış, insan davranışlarının incelenmesinde deneyim kazanılmıştır. Elton
Mayo bu verilerin değerlendirilmesi ve tecrübenin kazanılmış olması nedeniyle
çalışmalara bizzat başkanlık ederek diğer deneylere geçmiştir.
F.J.Roethlisberger ışıklandırma deneylerini, "Beşeri bir konuyu beşeri
olmayan verilerle açıklamaya çalışma şeklinde bir inceleme olarak
nitelendirmiştir"[5].
2.2.3.1.2. İkinci Grup Deneyler
İkinci grup deneyler Elton Mayo başkanlığında ışıklandırma
deneylerinden sonra yapılan beş ayrı araştırmadan oluşur. Bu beş araştırmada
aşağıdaki sorulara cevap aranmıştır.
-
Çalışanlar yoruluyor mu?
-
Dinlenme için mola verilmeli mi?
-
Günlük çalışma saatleri azaltılmalı mı?
-
Çalışanların işyerine ve işlerine karşı tavır ve
tutumları nasıl?
-
Öğleden sonra üretim niçin azalıyor?
-
Kullanılan alet ve malzemeyi değiştirmenin
etkileri nelerdir?
Sorular incelendiğinde seçilen soruların işyeri ve iş ile
ilgili olduğu görülecektir. Yukarıdaki sorulara cevap aramak için aşağıdaki deneyler
yapılmıştır.
-
Röle montaj odası deneyi,
-
İkinci röle montaj odası deneyi,
-
Mika yarma test odası deneyi,
-
Görüşme programı,
-
Seri bağlama odası gözlemleri,
Hawthorne araştırmaları sonucu elde edilen bilgiler
araştırmacıların hipotezlerini doğrulamamıştır. Bunun sonucu araştırmacılar
verimliliğe etkisi düşünülen olacak diye kabul edilen fiziksel faktörler yerine
sosyal faktörleri araştırmaya başlamışlardır. "Bu safhada yeni hipotez
verimlilik artışının ancak işçilerin motivasyonu, uygulanan nezaret şekli,
tatmini ve aralarındaki ilişkiler, yani sosyal faktörler tarafından
açıklanabileceği olmuştur"[6].
Hawthorne araştırmalarında ortaya konulan ve araştırılan
bir hususda ışıklandırma deneyinde oluşturulan grupların kendi aralarında
anlaşarak üretimin ne olması gerektiği konusunda bir standart belirledikleri ve
grup üyelerinin buna uymaya zorlandıkları olduğudur. Bu da organizasyonlarda
biçimsel grupların yanında, biçimsel olmayan grupların varlığını göstermiştir.
Ayrıca; "Organizasyonun bir sosyal sistem olduğu ve insan unsurunun bu
sistemin en önemli elemanı olduğu ortaya konulmuştur"[7].
Organizasyonlar açık sistemler olup sosyal ve teknik
yönleri olan bir yapı gösterir. Bu sosyal ve teknik özelliği sürekli etkileşim
içersindedir. Organizasyonun etkinliği yönü öncelikle organizasyonun sosyal
yönünün etkinliğine bağlıdır. Diğer bir ifade ile organizasyonun başarısı,
sosyal sistemleri oluşturan insanların başarısına bağlıdır.
Sosyo teknik sistem olarak organizasyon yapısı ve oluşumu
şekil 3’de görüldüğü gibidir.
Şekil 3 Sosyo Teknik Sistemler
Hawthorne araştırmalarından çıkarılan sonuçları iki ana başlık
altında aşağıdaki gibi özetlemek mümkündür..
Çalışanlarla ilgili sonuçlar;
-
Klasik teorinin akılcı-ekonomik insan modeli
gerçekleri yansıtmamaktadır.
-
İnsanlar yalnız maddi ödüllerle değil takdir
edilme, kabul görme gibi ihtiyaçları olup bunlarında karşılanmasını isterler.
-
İnsanlar grup içersindeki arkadaşlarıyla rekabet
etmek istemezler.
-
Maddi ihtiyaçlar kadar sosyal ihtiyaçların
karşılanmasını beklerler.
-
Çevrelerindeki değişimler insanları etkiler ve
insanlar bu değişime tepki gösterirler. Tepkinin derecesi o değişime verdikleri
öneme bağlıdır.
-
Yönetimin koyduğu kural ve kaidelere tepkileri
kişisel olmaktan çok grup tepkisinin etkisiyle ortaya konur.
-
Değişikliklerin çalışanlar için ifade ettiği
anlam duygusal faktörlerle ve değer hükümleriyle karışmaktadır.
Örgütlerle ilgili bulgular;
Neoklasik teoriye göre örgütler sosyal bir sistemdir. Açık
sistem olarak örgütlerin iki temel işlevi vardır. Çıktı olarak adlandırılan mal
ve hizmet üretmek, çalışanların tatmin olmasını sağlamak. Örgütlerin yapısı
teknik ve sosyal öğelerden meydana gelir. Bu iki öğe sürekli birbirlerini
karşılıklı olarak etkiler.
Örgütlerin sosyal öğesi olan insan his ve duygulardan
meydana gelir. Örgütler bu yönleriyle (his ve duygular) sistemidir. Örgütlerin
sosyal yapısı,bir takım kurallar ve politikalarla biçimsel olarak
örgütlendirilmiştir. Bu örgütlenmenin amacı ise, örgütün daha önceden
belirlenmiş amaçlarını etkin ve verimli olarak gerçekleştirmektir. Örgütler
içersinde biçimsel olmayan ilişkilerin olması da doğaldır. Biçimsel olmayan
örgüt ya da gruplar kendiliğinden oluşur ve grupları oluşturanların kendi tutum
ve davranışlarına göre şekillenir. Biçimsel olmayan örgüt veya grupların
amaçları grup üyelerinin amaçlarının sonucu oluşur. Bu grup veya örgütlerin
amacı grup üyelerinin sosyal yönden tatmin olmalarını sağlamaktır.
Neoklasik yaklaşımın oluşumunda önemli katkılarda bulunan
Hawthorne araştırmaları grup kavramı ortaya çıkmıştır. Hawthorne çalışmaları
ile biçimsel olmayan grupların önemi de vurgulanmıştır
2.2.3.2. Neoklasik Teorinin
Gelişmesine Katkı Sağlayan Diğer Çalışmalar
1930'lu yıllarda neoklasik yaklaşımla ilgili yapılan
çalışmalar 1950'li yıllar ve onu takip eden yıllarda önemli çalışmalarla devam
etmiştir. Yönetim ve yöneticilik konusunda yapılan önemli çalışmalar şunlardır;
2.2.3.2.1. Douglas McGregor'un X ve Y Teorileri
Mc Gregor organizasyonlarda yöneticilerin çalışanların
davranışlarını nasıl algıladıklarını incelemiş ve bu konudaki çalışmalarını
1957 yılında yayınladığı "The Human Side of Enterprise (Örgütlerin insan
yönü) isimli kitapta açıklamıştır.
Mc Gregor bu araştırmaları sonunda iki tip yönetim şekli
ortaya atmıştır.
X teorisi - X tipi yönetim - X tipi yönetici
Y teorisi - Y tipi yönetim - Y tipi yönetici
Mc Gregor'un ortaya attığı X teorisinin insan ile ilgili varsayımları şunlardır:
-
İnsanlar doğuştan tembeldir ve çalışmayı
sevmezler,
-
İnsanlar sorumluluk almaktan kaçarlar,
-
İnsanları çalıştırmak için zorlanmaları gerekir,
ayrıca sıkı kontrol edilmeleri kaçınılmazdır,
-
İnsanlar örgütlerinin amaçlarını benimsemezler,
kendi amaçlarını örgüt amaçlarının önünde tutarlar,
-
İnsanlar yenilik ve değişimleri kabul etmezler
ve yenilik ve değişimlere karşı koyarlar.
X Teorisinin yönetici ile ilgili bulguları;
-
Klasik teorinin gereklerine uyar,
-
Otoriterdir,
-
İnsanı maddi, biçimsel örgüt gereklerine uyan
pasif bir unsur olarak kabul eder.
Bu tip yöneticiler iş ile ilgilenir. Otoritesinden
yararlanarak insanları çalıştırır. İnsanları sadece iş yapan olarak kabul eden
fiziksel güçlerinin yanında yaratıcı güçleri olduğunu kabul etmezler.
X tipi yönetimde, çalışanların işe katkıları olmayacağı
düşüncesiyle yönetimce işlerin tanımları yapılır, işi yapanların da bu
tanımlara aynen uymaları beklenir. Sıkı kontroller sürekli yapılır. İşleri
tanıma uygun yapmayanlar cezalandırılır. X tipi yönetimde alt kademelere yetki
göçermesi mümkün olduğu kadar az yapılır. Örgütün amaçları ve yönetim ilkeleri
ayrıntılı ve yazılı olarak belirlenir.
Mc Gregor X teorisinden bir müddet sonra Y teorisi adı
altında insan davranışlarıyla ilgili teorisini ortaya koymuştur. Y teorisinin
insan ile ilgili varsayımları aşağıdaki gibidir.
-
İnsanlar için çalışmak oyun ve dinlenme kadar
doğaldır,
-
İnsanlar tembel değillerdir,gerekli ortam
sağlanırsa çalışmak insanlar için zevk halini alır,
-
İnsanlar merak nedeniyle öğrenmek ve sorumluluk
almayı isterler,
-
İnsanlar kendi kendilerini kontrol ederler,
-
İnsanlar örgüt amaçlarına katılırlar yeter ki
amaçlar kendilerine benimsetilsin,
-
İnsanlar yaratıcı olup,bu yeteneklerini ortaya
koymak için kendilerine fırsat verilmesini isterler.
Y tipi yönetici ile ilgili bulgular;
-
Y tipi yönetici insancıl davranış gösterir,
-
Katılımcı ve demokrattır,
-
Astlarını yetiştirir,motive eder,
-
Çalışanların kişisel amaçları ile örgüt
amaçlarını dengeler.
Y tipi yönetim ise;
-
Çalışanlar ile yöneticiler arasında sürekli
diyalog olup, insancıl yaklaşım geçerlidir,
-
Motivasyon son derece önemlidir,
-
Çalışanların eğitimleri ve kabiliyetlerinin
geliştirilmesine yardımcı olur,
-
Katılımcılığa önem verir.
Mc Gregor X ve Y teorileri ile şu hususları kanıtlamıştır.
Günümüzde X tipi bir yöneticinin başarılı olması oldukça zordur. "Y tipi
yönetim uygulayan yöneticiler genellikle başarılı ve etkin olurlar"[8].
Y tipi yöneticiler lider tipi yöneticilerdir.
2.2.3.2.2. Rensis Likert'in Sistem 4 Modeli
Likert, Michigan Üniversitesi profesörlerinden olup, Elton
Mayo ve Douglas Mc Gregor'un çalışmalarının tesiri altında kalarak
yöneticilerin davranışlarını sınıflandıran ve bunlara göre gruplayan bir
düşünce modeli ileri sürmüştür. Bu görüşlerini 1961 yılında "Beşeri
Organizasyon "isimli bir kitapta açıklamıştır. Likert organizasyonları
etkin ve etkin olmayan şekilde bir ayrıma tabi tutmuştur. Etkin ve etkin
olmayan organizasyonları birbirinden ayıran yapısal, yönetsel ve davranışsal
faktörleri analiz etmiştir. Bir örgütün en önemli faktörünün insan kaynakları
olduğunu savunan Likert yönetici davranışlarını dört grupta toplamış ve X
teorisinden Y teorisine geçişi öneren bir model oluşturmuştur. Likert'e göre
yönetim sistemleri dört aşamalıdır ve birden dörde kadar bir süreklilik
içindedir.
Likert'in dört grubu ve özellikleri aşağıdaki gibi
özetlenebilir[9].
Sistem1: İstismarcı-otokratik sistem
-
Astlara güvenmez,
-
Astların kararlara katılması konusunda serbesti
tanımaz,
-
Kararlar üst düzeyde alınır,
-
Astlar korku, tehdit ve ceza ile çalıştırılır,
-
Biçimsel olmayan örgüt biçimsel örgüte karşı bir
yapı olarak görülür,
-
Ödüllendirme söz konusu değildir,
-
Her koşulda maksimum verim ister.
Sistem 2 –İyiliksever-otokratik sistem
-
Astlara güven duyulur,
-
Nadiren görüşlerini alır,
-
Cezayı affeder, ara sıra ödüllendiri
-
İnisiyatif tanımaz,
-
Çalışkanlığı ön planda tutar,
-
Kontrol üst kademenin elindedir,
-
Biçimsel örgütün varlığından söz edilir.
Sistem 3 – Katılımcı Sistem
-
Astlarına belirli ölçülerde güvenir,
-
Önemli kararları kendisi vermeyi tercih eder,
-
Oldukça inisiyatif tanır,
-
Genellikle astların görüşlerini alır,
-
İşlerin yürütülmesini astlara bırakır,
-
Astlara sorumluluk verir,
-
Başarılı olanları değerlendirir,
-
İyi bir kontrol sistemi kurar,
-
Biçimsel olmayan örgütün varlığını kabul eder,
Sistem
4 – Demokratik Sistem
-
Astlarına her konuda tam güvenir,
-
Genellikle astlarının görüşlerini alır,
-
Grup çalışmalarını sever, geniş inisiyatif
kullandırır,
-
Kararların birlikte alınmasını ister,
-
Haberleşme hem dikey hem de yataydır,
-
Astlarına geniş sorumluluk ve yetki verir,
-
Kişilerin gelişmesine uygun ortam yaratır,
-
Ödüllendirme esastır,
-
Biçimsel ve biçimsel olmayan örgüt birbirinin
aynıdır.
Likert'e göre sistem1 'den sistem 4'e ne kadar çok
yaklaşılırsa örgüt o kadar başarılı olur. sistem 3 ve sistem 4 tipi örgütlerde
verimliliğin yüksek ve çalışanların memnun olduklarını savunmaktadır. Teoride
geçerli olan bu hususun pratikte olmadığı gözlenmektedir. Yönetim biçimini ve
yönetici davranışlarını kesin çizgilerle yukarıda açıklanan gruplara oturtmak mümkün
olmaz. "Günümüzde endüstriyel kuruluşlar genellikle sistem 2 ve sistem 3
grubuna uygun biçimleriyle yönetilmektedir"[10].
2.2.3.2.3. Chris Argyris ve Olgunlaşma Kuramı
Chris Argyris 1957'de yazdığı Personality and Organization
(Kişilik ve Örgüt) isimli eserinde insanların olgunlaşma süreçlerini
açıklamıştır. Argyris’e göre kişiler geliştikçe olgun olmayan bir insan
özelliğinden olgun insan özelliklerine doğru bir değişim gösterirler. "Bu
değişimin evrelerinin süreci aşağıdaki gibidir"[11].
Tablo 1Olgun ve Olgun Olmayan İnsanın
Özellikleri
Olgun olmayan insanın özellikleri
|
Olgun insanın özellikleri
|
Pasif
Başkalarına bağımlılık
Sınırlı davranışlar
Yüzeysel ilgi
Kısa dönem bakış açısı
Astlık durumu
Kendi duyarlılığından yoksun
|
Aktif
Bağımsızlık
Değişik davranışlar
Derin ilgi
Uzun dönem bakış açısı
Üstlük durumu
Kendine duyarlı olma
|
Argyris'e göre yukarıdaki özellikler iki ucu temsil
etmektedir. İnsanlar bu iki uç arasında herhangi bir yerde bulunabilirler.
İnsanı zaman içinde olgunlaştıran yedi değişim söz konusudur.
Birinci durumda insan, her şeyden önce bir bebek gibi her
şeyi başkalarından bekleyen pasif durumdan zamanla kurtulup aktif duruma
gelecektir. İkinci durumda ise insan bebekliğinde olduğu gibi başkalarına sıkı sıkıya
bağlı olma yerine zamanla bu durumdan kurtulup bağımsızlığa kavuşacaktır.
Üçüncü durumda sınırlı davranışlar gösterdiği bebeklik döneminden kurtulup
birçok türde davranışa yönelecektir. Dördüncü durumda ise insan bebekliğinde
rastlantısal ve yüzeysel ilgiler yerine bazı konularda daha derin ve güçlü
ilişkiler içine girecektir. Beşinci durumda ise, fikri olgunluğa erişmemiş
küçüklerin şimdiki zamanla ilgili davranışları yerine geçen ve gelecek zamanı
da dikkate alan daha geniş bir zaman süresi ile ilgili davranışlara girecektir.
Altıncı durumda küçük yaşlardaki insanların herhangi bir işi başarabilmek için
kendisini başkalarından aşağı görme durumu ortadan kalkacak, yetişkinlikte
başkalarına eşit veya onlardan daha üst seviyeye gelecektir. Yedinci durumda
insanın küçüklüğünde olduğu gibi kendi kendini tanıyamama duygularından
sıyrılarak kendini tanıyacak ve davranışlarını kontrol altına alacaktır.
Chris Argyris insan ve organizasyon arasındaki ilişkiler
üzerinde durmuştur. Kişilerin sorumluluk alanlarının artırılması onu daha çok
olgunlaştıracağı görüşündedir. Olgun kişiler hem kendisi için hem de örgüt için
daha faydalı faaliyetlerde bulunacaktır. Örgütlerin uyguladıkları yönetim
biçimi olgunlaşmayı teşvik edebileceği gibi olgunlaşmaya engel taşıyıcı özellikler
de taşıyabilir. Diğer bir ifade ile yönetim biçimine göre insan pasif veya
aktif olacaktır. "Bu nedenle yöneticiler Y teorisini benimsemeli ve
astlarına mümkün olduğu kadar sorumluluk yükleyip, onların gelişmelerine
yardımcı olacak ortamı hazırlamalıdırlar"[12].
2.2.3.2.4. Abraham Maslow’un İhtiyaçlar Kuramı
İktisat bilimi büyük ölçüde insanların ihtiyaçlarının
karşılanmasına yönelik çalışmaları kapsar.
İnsanların bütün ekonomik gayretleri ihtiyaçlarını
karşılamaya yöneliktir.
İhtiyaç Nedir ?
“İnsanların tatmin edildikçe haz, tatmin edilmedikçe elem
ve ızdırap yaratan bu gibi arzularına ihtiyaç adı verilir.”
İnsan ihtiyaçları çeşitli bilim adamları tarafından
tasnife tabi tutulmuş bunlar arasında en uygunu Psikolog Abraham Maslow
tarafından yapılmıştır
Maslow’ a göre insan ihtiyaçlarının tasnifi;
-
Fizyolojik ihtiyaçlar: İnsan vücudunu dengeli
bir durumda tutmak için öncelikle tatmin edilmesi gereken ihtiyaçlardır.
Örneğin yiyecek, hava, su vb. Fizyolojik ihtiyaçlar genetiktir ve
öğrenilmelerine gerek yoktur.
-
Güvenlik ihtiyacı:
-
Dış çevresel koşullara karşı güvenlik ve
gelecekten emin olma ihtiyacı.
-
Vücut ve sağlık temizliği
-
İş garantisi
-
Devamlı iş ve ücret
-
Emekli olabilmek
-
Sosyal ihtiyaçlar: Bu ihtiyaçlar bir gruba ait
olma ve sevgi görme ihtiyacı olarak da tanımlanabilir. Bu ihtiyacın başlıcaları
-
Şefkat ve sevgi görmek
-
Sosyal faaliyetlerde bulunmak
-
İnsanlarla iyi geçinmek, arkadaşlık kurmak
-
Saygı ve başarı ihtiyacı: Başarı, tanınma ve
statü sahibi olma.
-
Saygı ihtiyacı; kendi kendine güven ve saygı duyma,
başkalarının saygısını kazanmak, müstakil hareket edebilme.
-
Başarı ihtiyacı; şöhret ve başarı kazanmak,
prestij sahibi olmak, sahasında güç kazanmak.
-
Mükemmelliğe – tamlığa erişme ihtiyacı: Bu
ihtiyaç kendini gerçekleştirme ihtiyacı olarak ifade edilir. Kişinin yaratıcı
yeteneklerini kullanabilmesidir.
Abraham Maslow insan ihtiyaçlarını önem sırasına göre
aşağıdan yukarıya doğru bir hiyerarşi içerisinde sıralamıştır.
Şekil 4 Maslow'un İhtiyaçlar
Hiyerarşisi
Maslow ‘a göre; bir basamaktan diğerine geçmek için,
bulunulan basamaktaki ihtiyaçların belli bir dereceye kadar tatmin edilmesi
gerekir.
İnsan
ihtiyaçları ile ilgili olarak Clayton Alderfer tarafından ortaya atılan kurama
göre ihtiyaçlar üç grupta toplanmıştır. Alderfer ‘e göre bu ihtiyaçlar
varlığını sürdürme, ilişkilerde bulunma ve gelişme ihtiyacı diye üç başlık
altında toplanır.
Şekil 5 Clayton Alderfer'in ihtiyaçlar hiyerarşisi
Her iki kurama göre ihtiyaçların özellikleri şunlardır.
-
İhtiyaçlar Sonsuzdur; İnsanların karşılamak
durumunda oldukları ihtiyaçları sonsuz olup, bazıları tekrarlanabilir.
-
İhtiyaçlar şiddet açısından farklılıklar
gösterir.
-
İhtiyaçların şiddeti tatmin edildikçe azalır.
-
Başlangıçta zorunlu olmayan ihtiyaçlar zamanla
zorunlu hale gelirler.
-
İhtiyaçlar ve ihtiyaçları tatmine yarayan
araçlar birbirlerinin yerine geçebilir.
Maslow’ a göre ihtiyaçlar şu oranlarda karşılanabilir.
Fizyolojik ihtiyaçlar %85
Güvenlik ihtiyaçları %75
Sosyal ihtiyaçlar %50
Saygı ve başarı ihtiyacı %40
Mükemmelliğe – tamlığa erişme ihtiyacı %10
Ancak, insan ihtiyaçlarının özelliklerinde görüldüğü üzere
her insan için değişik sayısal değerlerin olması doğaldır. Diğer taraftan
yaşanılan toplumun sosyo ekonomik ve sosyo kültürel faktörlerine bağlı olarak
yukarıda verilen yüzdelerin ülkelere göre farklılıkları da söz konusudur.
İnsanlar ihtiyaçlarını mal ve hizmetlerle karşılarlar. Mal
ve hizmetlerin insan ihtiyaçlarını karşılama derecesi fayda ile ifade edilir.
Toplumlar ellerinde bulunan kaynakları o toplumun ihtiyaçlarını karşılamaya
tahsis ederler. Kaynakların kıt olması veya sınırlı olması nedeniyle toplum
için nelerin üretileceğine birilerinin karar vermesi gerekir. Bu kararların
alınabilmesi için de öncelikle aşağıdaki soruların cevaplandırılması gerekir.
-
Hangi mallar ve hizmetler ne miktarda üretilecektir,
-
Bu mal ve hizmetler kimler tarafından
üretilecektir,
-
Üretilen mal ve hizmetleri kimler tüketecektir,
-
Bu üretilen mal ve hizmetlerin tüketilmesi
sonucu elde edilen değerlerin üretim faktörlerine ne şekilde bölüştürüleceği.
Bu sorulara akılcı cevap aramak için girişilen bütün
faaliyetler ekonomik çalışmanın esasını teşkil eder. İhtiyaçlarını karşılamak
üzere insanların gösterdikleri çabaların hepsine ekonomik çalışmalar adı
verilir. Ekonomik çalışmalar bireyler ve gruplar tarafından yerine getirilebilir.
Günümüzde ekonomik çalışmaların kurumlar tarafından yerine getirilmesi önem
kazanmıştır. Diğer bir ifade ile bireysel ekonomik faaliyetler yerini kurumlara
terk etmiştir “ Gereksinimleri karşılamak için insanların bir araya gelerek
ortaya koydukları çabalar grup ekonomisini oluşturur. İşletmeler grup
ekonomisini oluşturan sistem içerisinde temel birimler olarak yer alırlar.”
2.2.4. Neoklasiklere Yapılan Eleştiriler
Neoklasik yaklaşım çeşitli eleştirilere hedef olmuştur.
"Bu eleştiriler, genel olarak yumuşak tutum ve paternalist felsefeyi
aksettirmesi, insanları manüple etmenin değişik bir şekli olması, kararlara
katılma mekanizmasının sahte bir biçimde uygulanması, aldatıcı bir demokrasi
havası yaratması, sendikalara karşı olması, örgüt içi gerçekleri açıklamakta
sınırlı kalması gibi konulardır"[13].
Bu genel eleştiriler yanında neoklasikler örgütü kapalı
bir sistem olarak tasarlamayı sürdürmüşlerdir. Ayrıca neoklasikler çevre
faktörünü dikkate almamışlardır.
[1] Tiftik, a.g.e., s.133.
[2] Baransel, a.g.e., s.235.
[3] Toker Dereli, Organizasyonlarda Davranış, Fakülteler Matb., İst., 1976, s.77.
[4] Düren, a.g.e., s.47.
[5] F.J.Roethlısberger,, İşletme İdaresi ve Moral (Çev.Sabahattin
Zaim), Sermet Matb., İst., 1962.,s.8.
[6] Koçel,a.g.e., s.148.
[7] Keith Davis, Human Behavior at Work, Organizational Behavior, 5.Ed., Mc.GrawHill
Book Co., N.Y.,1987,s.7.
[8] Joe Kelly, Organizational
Behavior, R.D.Irwıng, N.Y., 1980, s.92.
[9] F.Luthans, Organizational
Behavior, 2.Ed., Mc.Graw Hill,1981, s.414-418.
[10] Tiftik, a.g.e., s.138.
[11] C.Argyris, Personality and Organization, Harper and Row Pub., Inc., N.Y.,
1957, s.20-22.
[12] Gray Dressler, Management Fundamentals: A Framework, sec.Ed., Reston Pub.
Co.,1979, s.8.
[13] Baransel, a.g.e., s.288.
5 yorum:
Sağlık konularında paylaştığınız bilgiler için teşekkür ederim. Ülkemizde yapılan göğüs büyütme ya'da diğer adı ile meme büyütme ve diğer estetik müdehaleler hakkında uzaman doktordan bilgi almak isterseniz
blogumu ziyaret edebilirsiniz. @catlover seker, Estetik operasyon öncesi psikiyatr danışmanlardan mutlaka öneri almanızı tavsiye ederim.Admin kardeşime'de bu fırsatı verdiği için teşekkür ederim.
Bilgilendirme için çok teşekkür ederiz.
| söve | söve taçları | denizlik | kat silmesi | söve fiyatları | payanda | dekoratif sütun | söve modelleri | dış cephe | http://www.metpordekor.com/ |
sağlık konusunda merak edilen tüm bilgilere ulaşabileceğiniz bir kaynak,ayrıca sağlık haberleri de yayınlanıyor.
http://www.saglikhizmeti.xyz
tahlil sonucu öğrenme ve tahlil sonuçları sorgulama imkanının yanı sıra sağlık bilgilerinin bulunduğu web sitemizi ziyaret edebilirsiniz
https://www.tahlilsonuclari.web.tr
Tahlil sonuçlarınızı internet üzeründen öğrenmek için sitemizi kullanabilirsiniz
tahlil sonuçları
istanbul tahlil sonuçları
Yorum Gönder